Neden Tarih ?
İnsanlar, gelişim dönemlerinin ilk evrelerinde kendilerini merak ederler. Ebeveynlerine sürekli kendileri ile ilgili nasıl doğdukları, nereden geldikleri, büyüyünce boylarının ne kadar uzayacağı gibi sorular sorarlar. Tatmin edici bir cevap alana kadar bu sorular tekrarlanır. Tek kaynakları ebeveynleridir ve çocuklar bu sevecen bilgi kaynaklarını soru yağmuruna tutmaktan hiç bıkmazlar.
Büyüdükçe ve geliştikçe, merak edilenlerin miktarı ve konusu da doğal olarak artar. Genç beyinlerde; uzay, dünya, eşyalar, insan vücudu ve diğer canlılar gibi yeni başlıklar açılır. Merak edilenlerle ilgili bilgiye ulaşmak kolaydır çünkü bilgi kaynakları çeşitlenmiştir. Genç beyinler, bu kaynaklara nasıl ulaşacaklarını öğrenir ve sonuna kadar kullanır.
Öğrenmeye alışmış ve bundan zevk alan bireyler, kendilerine sunulan eğitim sisteminin müfredatı ile yetinmezler ve “merak edileni öğrenme” defterini hiç kapatmazlar. Artık öğrenme başlıkları daha da çeşitlenir. Tarih bu başlıklardan biri olur. “İlk insan neye benziyordu?”, “Benim yaşadığım şehirde, ülkede ve dünyada benden ve bizden önce yaşayanlar var mıydı?”, “Bizden önce yaşayanlar nasıl yaşıyorlardı, nasıl besleniyorlardı?”, “İlk insanlar birbirleri ile nasıl anlaşıyorlardı, nelerden korkuyorlardı, nelere üzülüyorlardı?” gibi geçmişe dair çeşitli sorulara cevaplar aranır. Tarihçiler, arkeologlar ve antropologlar gibi bilim insanları, geçmişe dair binlerce sorunun cevabını bulmak için uğraşırlar ve birtakım sonuçlara ulaşırlar. Tarihe ilgi duyanlar, bilim insanlarının ulaştığı bilgileri okuyarak ve dinleyerek meraklarını gidermeye ve bilgilerini artırmaya çalışırlar.
Tarih; geçmişe ışık tutan, çok uzak olanı yakınlaştıran ve geçmişle ilgili bilinmeyeni bilinir yapmaya çalışan çok özel bir bilim dalıdır. Diğer bilimlerden farklıdır çünkü konusu gereği deney ve gözlem yapamaz. Kendine özgü yöntemleri ile sonuçlara ulaşır. Tarihte kesinlik ve formül yoktur çünkü konu insandır. İnsanın ortaya çıkardığı tüm değerler, veriler, bilgiler bir sonraki araştırma sonucunda değişebilir. Tarihin bu özelliği, aynı zamanda tarih biliminin dinamik bir bilim alanı olması sonucunu da beraberinde getirir. Araştırmalar sürekli devam eder ve yeni bilgiler geçmişe bizi daha da fazla yaklaştırır.
Tarihe ilgi duyan insanlardan bazen bir zaman makinesi olsa da şu döneme gitsek cümlesini duyarız. Bu, şimdilik mümkün değil ancak insan zihni muhteşem bir makinedir. Tarih dinleyenlerinin bedenleri bulundukları zamandadır ama zihinleri geçmiş zamanda yolculuğa başlamıştır bile. Yani zihin, kendi zaman makinesinde geçmişe doğru yol almaktadır.
Kimi zaman “Tarih öğrenmek bize ne kazandırır?”, “Geçmişi öğrenmek ne işe yarar?” gibi sorularla karşılaşırız. Bu soruların cevabı, bugün yaşadığımız olayların sebebinde gizli. Çünkü tarih tekerrür etmiyor, devam ediyor.
Tesfire Güneş