Zaman Yönetimi
“Zaman Yönetimi”ni anlatıyorken vakit dolsun diye lafı uzatırsam, başka bir işle uğraşmamda fayda var demektir. Bu, yaptığım işe anında ihanet ediyorum anlamına gelir. Eğer farkında olmadan böyle yapıyorsam da olayı hiç anlamamışım desem yeridir.
Bir dolu faktör var, değişik boyutlar var ortada; ama olayın özünü kavramış birisi, neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu tespit eder ve ona göre anlatır. Bu, her konu için geçerlidir aslında. Yakın zamana kadar, kitap ne kadar kalın olursa “Bak sen şuna, neler de biliyor.” diye düşündürerek, insanların bir kısmını kandırmak belki mümkündü, artık değil… Artık değil, çünkü okunacak, seyredilecek çok şey var ve çoğu kişinin öyle uzun süren şeylere ayıracak zamanı yok. Diğer önemli bir etken ise: İnsanların bazılarının hiç umurunda olmayabilir benim sunacaklarım… Gerçekçi olalım: Bilgiyle, kendini geliştirmekle hiç ilgilenmeyen ve bunun eksikliğini asla hissetmeyen çok sayıda insan da var dünyada; ama kendini geliştiremeyen ve gereken donanımları edinemeyenlerin durumu kötü. “Yakında kötü olacak.” demiyorum, o günlerin içindeyiz zaten.
Dolayısıyla, ya bir şeyi kısa, öz ve “ilgi çekici” şekilde anlatabilirim ya da oturur beklerim; kendi kendime: “Aslında neler biliyorum ama dinlemiyorlar ki…” derim. Bak şu sorular da önemli: “Verimli kullanmak amacıyla zamanın her anını doldurayım da boşa gitmesin.” mi? Yoksa “Zamanı iyi kullanıp, yapılması gerekenleri en kısa sürede halledip ‘boş vakit’ mi yaratayım kendime?” Yoksa “Bu ikisi zaten aynı şey.” mi? Bence iyi sorular bunlar…
Uzattım bile; görüşmek üzere…
Korkmaz Uluçay